ATEŞ / OD :
Dal gibi maddeler kolayca yanar. Ateş veya Od, yüksek sıcaklık ve
alev veren hızlı yanma olayı.
Oddun meydana gelebilmesi için yanabilen bir maddenin tutuşma
sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen devamlı mevcut
ve temas halinde ise sürekli yanma olur. Bir alevin söndürülmesi, yanmaya sebeb
olan unsurlardan yakıt ve oksijenin yok edilmesi, sıcaklığın düşürülmesi ile
mümkündür.
Herhangi bir maddenin yanabilirliği kimyasal bileşime ve fiziksel
duruma bağlıdır. Ola ki oksijen kaynağı hava ise, herhangi bir yanıcı gazın
molekülleri hava içine girer ve havadaki oksijen moleküllerine temas eder.
Tutuşma sıcaklığına erişince de bu gaz yanar.
Bir yanıcı sıvı ilk önce buharlaştırılmalı ve tutuşma
sıcaklığındaki bu buhar oksijen ile karıştırılmalı ki, yanma olabilsin.
Katıların yanması için ise sıvılaştırılmalı veya buharlaştırılmalı veya hiç
olmazsa geniş bir yanma yüzeyi meydana getirmek için küçük taneciklere
ayrılmalıdır. Fakat katı, gözenekli ise öğütme zaruri değildir. Bütün katılar,
mümkün olan en küçük taneciklere ayrılırsa, oksijen ile temas eden toplam katı
yüzeyi çok olacağından şiddetli yanar.
Çok şiddetli alevler, yanabilen tozların (zerreciklerin) hava ile
karışımından elde edilir. Örneğin kömür ve metal tozlarının yanması gibi.
Magnezyum tozları gerekli oranda hava ile karıştırılıp tutuşma sıcaklığına
getirilirse, göz kamaştırıcı parlak bir alevle yanar.
Maddeler tutuşma sıcaklığının altında oksitlenir. Fakat maddelerin
yanabilmesi için tutuşma sıcaklığına yükseltilmesi gerekir. Bu sıcaklığın
üzerinde oksidasyon ısısı yeteri kadar hızlı yayılmaz ve yanmamış yakıtta
oksidasyonun olduğu bölgeye yakın alanı yanma sıcaklığına yükseltir. Çok ince
parçalara ayrılmış maddeler hariç olmak üzere, katıların yanma sıcaklığı sıvılarınkinden
daha yüksektir. Genellikle sıvılar kaynama noktasının düşüklüğü nisbetinde
parlayıcıdırlar.
Od, etrafındaki havayı ısıtır ve onun genişleyerek yükselmesini
sağlar. Bunun sonucu olarak da uzaklardan buraya soğuk hava akımı başlar. Bu
meydana gelen akım sebebiyle devamlı ve yeni oksijen te’min edilmektedir.
Böylece alevin yanması sürekli olur. Hatta od, büyük şehir veya orman yangını
halindeyse, bu hava akımı önemli hızda yel bile meydana getirir.
Tarihi
Buşmanlar kabilesinden iki erkek, ince ağaç liflerini tahta
parçalarının sürtünmesi yoluyla tutuşturup alev elde etmeye çalışmakta.Alevin
denetim altına alınmasından bilinçli üretimine geçiş yüzbinlerce yıl alan büyük
bir adımdır. İsrail'de, Şeria Nehri kıyısında bulunan kalıntılar, insanın 790
bin yıl önce ateş ürettiğini ve kullandığını göstermektedir.
Odun yakılabileceği düşüncesini uyandıran ilk kıvılcımın,
çakmaktaşını piritlere sürterken mi, yoksa ağaç içinde delik açmaya çalışırken
mi çaktığı bilinmemektedir. Avrupa'daki Neolitik yerleşim bölgelerinde
çakmaktaşı ve piritlerin yanı sıra alev delgileri de bulunmuştur. İlkel
toplumlarda en yaygın od yakma yöntemi sürtmeydi. Bambudan yapılmış küçük bir
tüp içindeki havanın sıkıştırılmasıyla ısı ve alev üreten od pistonu Güneydoğu
Asya, Endonezya ve Filipinler'de geliştirilip kullanılan karmaşık bir aygıttı.
Bundan tümüyle bağımsız olarak 1800'lerde Avrupa'da da metalden bir od pistonu
geliştirildi. İngiliz kimyacı John Walker, içinde fosfor sülfat bulunan ve
sürtülünce yanan kibriti 1827'de icat etti. Modern teknoloji ve bilim tarihi,
büyük ölçüde odtan sağlanarak insanoğlunun kullanımına sunulan enerji
toplamındaki sürekli artış olarak nitelenebilir. Enerji üretimindeki artışın
büyük bölümü hem miktar, hem çeşit bakımından od kullanımının artmasıyla
sağlanmıştır. Atom enerjisinin denetim altına alınması, od kullanımında atılan
son adım sayılabilir.